Gazeteci ve Yazar Örsan Öymen, Ölümünün 37. Yılında Anıldı
Haber : ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: ONUR DURSUN
(İSTANBUL) – Gazeteci, yazar Örsan Öymen, ölümünün 37’nci yılında Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki mezarı başında anıldı. Örsan Öymen‘in ağabeyi ve eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen, “Çok iyi bir gazeteciydi. Çok iyi bir yazardı. Aynı zamanda mizah açısından da çok önde gelen yazarlarımızdandı” dedi.
Muğla’nın Bodrum ilçesinde geçirdiği kalp krizi sonucu 22 Temmuz 1987’de hayatını kaybeden gazeteci, yazar eski ANKA Haber Ajansı ve Milliyet gazetesi çalışanı Örsan Öymen ve 20 Temmuz 2022’de yaşamını yitiren eşi Gisela Öymen, bugün mezarları başında anıldı. İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’nda bulunan aile mezarlığındaki anmaya Öymen’in kardeşi, ANKA Haber Ajansı’nın kurucusu ve eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen, diğer kardeşi Gülden Hacaloğlu ve onun oğlu Kaya Hacaloğlu, Öymen’in çocukları Örsan Kunter Öymen ile Yasemin Öymen, Örsan Kunter Öymen’in eşi Şule Öymen ve kızı Lidya Öymen, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Pınar Aktaş ile Milliyet gazetesi çalışanları da katıldı.
Dua okunmasının ardından konuşan Altan Öymen, duygularını şöyle anlattı:
“Rahmetli Örsan’ın aramızdan ayrılışının yıl dönümünü burada idrak ediyoruz. Katılan arkadaşlara teşekkür ederim. Milliyet gazetesinde uzun yıllar Örsan, yazılarını yazmıştı. Orada ayrıca dış ve iç muhabirlik, çok güzel gazetecilik eserlerinin sahibi olmuştu. Yani anlatılmakla bitmez tabii, ben başlatsam sonunu getiremeyecek kadar çok hatıram var. Çok iyi bir gazeteciydi. Çok iyi bir yazardı. Aynı zamanda mizah açısından da çok önde gelen yazarlarımızdandı. Kitaplarıyla, her şeyiyle Türk basınına büyük katkısı olmuştur. Onu ben ağabeyi olarak tabii çok daha eskiden beri tanıyorum. Rahmetle anarım, minnetle, şükranla ve eşi Gisela Öymen, yan yana yatıyorlar. O da hayat arkadaşıydı. Çocukları burada. Söylenecek çok şey var ama özetleyeyim, çok iyi ve güzel bir insandır”
Örsan Kunter Öymen: Her zaman halkın yanında olmuş, cesur bir insan
Örsan Kunter Öymen de babası hakkında şunları dile getirdi:
“1950’li yıllarda, o zamanın önemli basın kuruluşlarından Öncü ve Ulus gazetelerinde çalışmış. Daha sonra Almanya, Berlin’e geçiyor. Orada SFB kanalında çalışıyor. Annemle orada tanışıyorlar. Bugün aslında annem Gisela Öymen’i de anmış oluyoruz. Onu da 20 Temmuz 2022 yılında kaybettik. İki gün önce de buradaydık. Daha sonra Köln’e taşınıyorlar. Köln’de VDR, yani Alman Radyo ve Televizyonu’nda yıllarca çalışıyor. TRT’nin kuruluş yıllarında da yer alan birisi babam. Oradaki deneyimlerini TRT’ye aktarmak üzere 1969 yılında Türkiye’ye dönüyorlar. Daha sonra sırasıyla Günaydın’da köşe yazarlığı yapıyor. Oradan Milliyet gazetesine geçiyor. Milliyet gazetesine ‘Politika Kazanı’ adlı köşeyi yazıyor. Türkiye’nin en çok okunan köşe yazarlarından birisiydi 1970’li ve 1980’li yıllarda. O ‘Politika Kazanı’ yazılarını bir kitap olarak derliyor. ‘Politika Kazanı’ adı altında bir kitabı da var. Daha sonra ölmeden bir iki yıl önce ‘Bir İhtilal Daha Var’ diye bir kitap kaleme alıyor. O da ikinci kitabı. Ne yazık ki o kitabı yazdıktan kısa bir süre sonra 49 yaşında, genç yaşta kendisini kalp krizinden kaybettik. Örsan Öymen, her zaman halkın yanında olmuş, cesur mert, dürüst bir insan. Her zaman Türkiye’nin ve halkın çıkarlarını savunmuş. O doğrultuda hem muhabirlik yapmış hem köşe yazarlığı, yorumculuk yapmış.
“Medyaya baktığımızda o insanları özler olduk”
Medyanın her zaman bağımsız olması gerektiğini savunmuş. Dünyadaki ve Türkiye’deki belli başlı güç odaklarının esiri olmamış. Bağımsızlığını her zaman korumuş bir insandı. Bugün tabii medyanın durumuna, siyasetin durumuna baktığımız zaman o tür insanları özler olduk, aramaya başladık. Ne yazık ki medyada büyük bir boşluk doğmuş durumda. Bu vesileyle de bence Örsan Öymen’i anmak, sadece onun şahsı açısından değil, Türkiye’nin genel durumu açısından da değerlendirilmesi gereken bir konudur. Son olarak ‘Zaman her şeyin ilacı’ derler ama zaman tabii acının ilacı olmuyor. Belki hayata tutunmak için zaman bir ilaç oluyor. Bugün 37’nci yılı ölümünün ama 37 yıl geçmiş olmasına rağmen hala sanki dün gibi biz tabii o acıyı hiçbir zaman unutmadık. Her zaman yaşıyoruz ama en azından hayata tutunabilmek için, mücadeleye devam edebilmek için zaman bir ilaç oluyor diyebiliriz. Kendisini unutmayan, hatırlayan Milliyet gazetesine çok teşekkür ediyorum. ANKA Ajansı da Altan Bey zaten kurucusu malüm. Babam da orada. ANKA Ajansı’nda da babam yıllarca muhabirlik yapmıştı. Hepinize çok teşekkür ediyorum”